Yine bir sonbahar akşamından selam veriyorum sizlere. Bakıyorum ki tavanı gökyüzü olan mağaram her zamankinden daha düşünceli... Dert ortağımın yanında sessizliği korumak mümkündü sanki?
Derin düşüncelerine izinsiz daldım, görüyorum ki ehlileştirilmemiş insanlar sarmış dört bir yanını... Bizimkisi, her birinden epey şikayetçi... Bağırıyor etrafına seslice:
"Varamamış bilincinin değerine, vuramamış kamçıyı dürtülerine!
Oysa sadece dünyalarda bulunan bilinç verilmiş her bir bireyin kendisine.
Görmüyor musun çevrendeki yegane bilinci?
Daha önce rastlamamış gibi çevirme yüzünü ötelere.
Sakın ola inkar etme!
Sen de gördün düzensizlikler içerisindeki düzeni.
Unutma! Ağzından çıkan kelimeler belirleyecek kaderini.
Ne kadar iddialı olursan kadere o kadar fazla imtihan edecektir seni..."
Herkes meydan okumayı seçti kadere...
Üstün insan nasıl yedirebilirdi ki kendine teslimiyeti?
Soran bilmiyordu cevabın sorudaki gizliliğini...
Sahibine geri verebilirse insan kirlettiği bedenini, o zaman çıkmaya başlayacaktı üst insan olmanın merdivenlerini.
Unutma! Bundan sonra düşüneceğin kelimeler belirleyecek kaderini. Rıza göster! Sadece öğrenmeyi bil kendi yerini.
Belki o zaman anlayabilirsin merdivenlerin sonundaki yalnız bilinci...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder