20 Kasım 2018 Salı

Şefkat

Uzun zamandır evimin bahçesinde huzurla ve güvenle oturmuyordum. İnsanlarla ve dünya ile uğraşmaktan kendime zaman ayırmaya pek fırsatım kalmamıştı. Keyfim yerindeydi. Gökyüzüne bakacak olursak bulutlar ayın tek bir ışık hüzmesini bile geçirmiyordu. Ayı hiç bu kadar yukarıda görmemiştim. Açıkçası önceleri bu kadar yükselişi umurumda bile değildi. Ne de olsa kafamızı meşgul eden yerdedir ilgi...

Havalar eskisi gibi sıcak değil lakin bakacak olursak var olan soğuk o kadar da üşütmüyor beni, belki de gecenin sessizliği ısıtıyor benliğimi.

Kimileri meczup dedi kendi içimdeki yok oluşuma, kimileri de yoktan var oluşumu görüp  "belirdi" dedi sonunda

Puslu bir kış gecesi yalnızlığa gömülene kendini ısıtma çabasından yoruldu dedi bilir kişi. Gölgelerinin ardında gizli binleri göremedi. Ne kendisi ne de onun düşlediği...

Görmeyi yeniden öğrenmeliydi hakikatin temelini. Bir kere şefkat nazarıyla bakabildimi etrafına, ne nefret bıraktı ardında ne de kin besledi düşmanlarına.

Varlığın sebebine gönül verebilmişti en sonunda; çekildi mağarasına bir başına. Gölgesiyle konuştu bağıra çağıra. Çünkü seviyordu gölgesini, ışık var olduğu müddetçe de terketmeyecekti peşini, yokluğunda ise sarıp sarmalayacaktı sevdiği bedenini.

Nihayet "Bir" olacaktı başkası sandığıyla...

Hiç yorum yok: